SÖZÜN KADAR DEĞERLİSİN
Lise son sınıfa geldiğimde üniversite sınavlarına hazırlanıyor ve bir yandan da sınav stresi yaşıyordum. Babama gelecek korkumu ve sınav heyecanımı anlattığımda’’ korkma kara gözlü kızım benim, ben ne yapar eder, gerekirse ceketimi satar ve seni İsviçre’de okuturum’’ demişti. Bende 16 yaşın verdiği saflıkla gerçekten inanmıştım babama. Aylar sonra istediğim bölüme girememiş ve babama ‘’babacım, ben yurt dışına gitmek ve orada okumak istiyorum’’ demiştim. Babam ise gülmüş ve beni yurt dışında okutmaya maddi gücünün yetmeyeceğini söylemişti. ‘’ ‘’Ama baba siz bana söz verdiniz, hatta ceketimi satar seni gene seni yurt dışında okuturum demiştiniz’’ diye hayal kırıklığı ile haykırdığımda ‘’ kızım ceketimi satarım ama ceketim para etmiyor’’ diye cevap vermişti ve ben gülmekten yerlere yatmıştım adeta. İşin komik tarafı bir tarafa, yaşamınızda ize söz verip, sözünde durmayan ya da birine söz verip sizin sözünüzü tutmadığınız oldu mu? Eminim pek çoğunuz bu soruya hiç düşünmeden ‘’evet’’ dersiniz. Benim cevabım da elbette ‘’evet’’ oldu.
Pek çoğumuz zaman zaman sözlerimizin ne kadar güçlü olduğunu unutuyoruz ve söz verdiğimizde, sözlerimizin kutsal olduğunuz bilincinde değiliz.
İnsanlar birbirleriyle konuşabildiğinden beri sözler veriyorlar. Sözlerini tutanlar, dürüst insanlar olarak kabul edilir. Sözlerini tutmayanlar, en iyi ihtimalle ciddiye alınamayan ve en kötü ihtimalle güvenilemeyen insanlar olarak kabul edilir. Bazen sözlerimizin ne kadar güçlü olduğunu unutuyoruz ve onları gelişigüzel ya da bilinçsizce kullanıyoruz, hiçbir zaman yerine getirilmeyen beklentiler yaratıyor ve arkamızda hayal kırıklığı ve güvensizlik bırakıyoruz.
İnsan neden tutamayacağı yere söz verir? O an ne ister? Karşısındakinden beklentisi nedir? Sevilmek, ilgi görmek, başkasının acısını dindirmek, teselli etmek, aldatmak, manipüle etmek, o an için yaranıp, iyi görünmek, onay görmek, kötü niyetle o insanı kullanmak? Yoksa alışkanlık haline gelmiş ve otomatik olarak bilinçsizce mi söz verir? Hangisi ve hangileri için söz verir ve sözünü tutmaz? Benim babam büyük bir olasılıkla beni endişe ve stresten kurtarmak için tutamayacağı bir söz verdi ve niyeti kızının o an ki acısını dindirmekti.
Ben ilk okulda iken komşumuzun kızı Betül abla, bana kurutulmuş çiçek koleksiyonunu vereceğini söylemişti. Benim de çiçekleri kurutup, kitapların sayfaları arasında sakladığımı gördüğünde muhteşem bir koleksiyonu olduğundan bahsetmiş ve koleksiyonunu bana vereceğini, kendiliğinden teklif etmişti. Artık büyümüş ve liseyi bitirmiş, üniversiteyi kazanmıştı. O kadar sevinmiştim ki günlerce koleksiyonunun hayalini kurdum. Aradan günler geçiyor ve Betül ablaya birkaç kere hatırlatmama rağmen bir türlü kuru çiçekleri bana vermiyordu. Sonunda, o kadar ısrar ettim ve hatırlattım ki koleksiyonunu bana verdi ama sanki bir yanı hiç vermez istemez gibiydi.
Bazen verdiğimiz sözden vazgeçebiliriz elbette ve bu da insani bir durumdur. Fevri davranıp, kalbimiz tam istemeden ve uzun uzadıya düşünmeden söz verip, sonra vazgeçebiliriz. Benim düşünceme göre bu tip söz vermeler, altında kötü niyet yatmayan söz vermelerdir. Gene de veremeyeceğimiz sözü vermemizin hem kendimiz hem de başka insanlar üzerinde bir etkisi olacaktır elbette.
Diğer taraftan, kötü niyetle veya manipülasyon amacıyla yalan yere söz vermek, başkalarını aldatmak veya yönlendirmek amacıyla bilinçli olarak doğru olmayan bilgileri paylaşmaktır. Bu tür yalanların arkasında genellikle bir çıkar sağlama amacı bulunur ve bu durum başkalarına zarar verebilir. Manipülatif yalanlar, insanların düşüncelerini, duygularını veya davranışlarını etkilemek için kullanılır ve genellikle etik olmayan bir davranış olarak kabul edilir. Kötü niyetle söz vermek ve ardından sözünü tutmamak, bir kişinin bilinçli olarak yerine getirmeyi düşünmediği veya getiremeyeceği bir vaatte bulunması ve bunu karşı tarafa söylerken de kötü niyet taşıması durumudur. Bu davranış da etik dışıdır ve güven ilişkilerini ciddi şekilde sarsar. Sözünü tutmamak, genellikle güvenin kaybedilmesine, hayal kırıklığına ve ilişkilerin bozulmasına neden olur.
Halk arasında, verdiği söze sadık kalan kişilere ‘’sözünün eri’’ denir. “Sözünün eri olmak” deyimi, bir kişinin verdiği sözleri tutması, taahhütlerine sadık kalması ve güvenilir olması anlamına gelir. Bu deyim, kişinin söylediği şeylerin arkasında durduğunu ve verdiği vaatleri yerine getirdiğini ifade eder. Sözünün eri olmak, kişisel bütünlük ve etik değerlere bağlılığı gösterir.
Sonuç olarak, sözünün eri olmak hem kişisel hem de profesyonel hayatta önemli bir değerdir ve bireyler arası ilişkileri güçlendirir. İnsanların verdikleri sözde durmaları, güvenilirlik ve dürüstlük gibi temel etik değerlere dayanır ve sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturur. Sözünü tutmak, kişinin karakterini ve güvenilirliğini gösterir. Verilen sözlerin tutulması, insanlar arasında güven oluşturur. Güvenilir ilişkiler, iş hayatında ve kişisel ilişkilerde başarı ve uyum sağlar. Sözünü tutmak, dürüstlüğün ve karşı tarafa saygının bir göstergesidir. Bu, insanların birbirlerine olan saygılarını artırır ve sağlıklı iletişim sağlar. Verilen sözlerin tutulması, kişinin sorumluluklarını yerine getirdiğini gösterir. Bu, kişinin kendi değerleri ve prensipleriyle uyumlu bir şekilde hareket ettiğini gösterir. Güvenilir biri olarak tanınmak hem kişisel hem de profesyonel hayatınızda size avantaj sağlar. İnsanlar, güvenilir kişilere daha çok güvenir ve onlarla çalışmak ister. Sözlerini tutmayan kişiler, zamanla ilişkilerinde güvensizlik ve hayal kırıklığı yaratır. Bu durum, ilişkilerin bozulmasına ve insanların birbirine olan güveninin azalmasına yol açar.